23 Ekim 2009

ütopik sancılar

Kaçsam bırakıp

Penceresinden bakılınca bok gibi olan bu dünyadan

Seyrek deliliklerimi de alsam

Bıraksam binlerce kez yıkanmış vücudumu



Bronz bir sabahta

Farklı bir güneşe günaydın desem

Ya da olduğum yerde ne denirse

Alışkanlık ya

Yinede günaydın desem

Belki bir sevgilim olsa

Tanrıça gibi

Tanrılar kıskansa beni



Gözlerim istediklerimi görse

Kendimde olmayanlara kör gibi

Dünyayı hiç görmemiş

Sanki doğmamış gibi



Bir nehir olsa

Evimin hemen önünde

Çocukların çizdiği resimlerdeki uzunlukta

Ve günahları yıkarcasına

Tertemiz



Sevgilim olsa

Sudan gelse

Arınsak en mahrem hallerimizde

Günaha koşsak

Ve kirlensek

Ama bilmesek ne günahı, ne sevabı



Kötüyü de bilmesek ya

Karanlığı da

Ya da karanlık nedir görmesek

Bilmediklerimizi istemesek

Önyargısız gibi konuşabilsek

Ya da hep sussak her şeyi bilir gibi

Çırılçıplak olsak

Duygularımızın ötesinde

Hep o nehir gibi